ZORLU HOLDİNG İNSAN KAYNAKLARI DİREKTÖRÜ
ZÜLAL ÖZTÜRK KAYA:
Bu süreçten hep birlikte daha iyi olarak, güçlenerek çıkacağız!
Koronavirüs ile daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir dönemden geçmenin herkes açısından zorluklarla dolu olduğunu söyleyen Zorlu Holding İnsan Kaynakları Direktörü Zülal Öztürk Kaya, bu dönemin aynı zamanda tüm bireylere hayata yeni bir pencereden bakma fırsatı sunduğunu düşünüyor. Mevcut ezberleri bozan oldukça öğretici bir süreçten geçtiğimizi belirten Zülal Öztürk Kaya, bu süreçteki en kıymetli kazanımın daha iyi bir gelecek hayalinin ancak insan emeği ve birlikte hareket etme kültürüyle mümkün olabileceğinin bir kez daha anlaşılması olduğunu söylüyor. Zülal Öztürk Kaya, öğrenimlerimizi hem iş hem de sosyal hayatımıza değer yaratacak şekilde kullanarak ve her zaman pozitif düşünmeye devam ederek, bu süreçten hep birlikte daha iyi olarak ve güçlenerek çıkacağımıza inanıyor.
Koronavirüs hem kurumsal hem bireysel yaşamlarımızı beklenmedik şekilde değiştirdi. Öyle ki bu pandeminin tarihe kalıcı bir iz bırakacağı ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı söyleniyor. Türkiye’nin önde gelen gruplarından birinin İnsan Kaynakları Direktörü olarak konuya sizin bakışınız nedir? Koronavirüs hayatımızda neleri değiştirdi/değiştirecek?
Evet, gerçekten de tarihi bir süreçten geçiyoruz. İşin en önemli boyutu sağlık ama bununla birlikte oluşan koşullar bizi yaşam biçimimizi değiştirmeye de zorluyor. Tüm dünyanın hayati birçok konuyu yeniden değerlendirmek gerektiğini fark ettiği, mevcut ezberlerimizi bozduğumuz oldukça öğretici bir süreç aslında. Sadece günlük yaşamımızda değil, dünyanın temel meseleleriyle de ilgili de değişime zorlandığımız bir dönem. Yaşadığımız bu tecrübeyle birlikte artık; iklim krizi, şehirleşme, yaşlanan nüfus, göçler, tükenen kaynaklar, salgınlar, ekonomik dalgalanmalar, üretim ve tüketim süreçleri ve dijitalleşmeye yeniden bakmak durumundayız. Bu konulara eskisi gibi yaklaşır ve doğru adımları atmazsak; bugün koronavirüs, yarın başka bir büyük mesele bizi etkileyecek ve hatta insanlığı tehdit eder duruma gelecektir.
Gerçekten bundan sonra birçok şey eskisi gibi olmayacak. Yaşadığımız bu süreç bize yenilikçi olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Dijitalleşme zaten hayatımızın bir parçasıydı ama artık tamamen merkezinde yer almaya başladı. Belki de birkaç yıl içinde dijitale taşıyacağımız işleri şimdiden yapmaya başladık. Bu süreç dijitalleşme için bir hızlandırıcı oldu diyebilirim. Evden/uzaktan çalışma modelini test ettik. Önümüzdeki dönemde esnek çalışma modelleri çok daha fazla uygulanmaya başlayacak. Bununla birlikte aynı zamanda teknolojik gelişmelere rağmen yardımlaşmanın ve dayanışmanın, toplum olma bilincinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gördüğümüz bir dönemden geçiyoruz. Bu da bazı değerleri hatırlatmanın da ötesinde, daha iyi bir gelecek hayalinin ancak insan emeği ve birlikte hareket etme kültürüyle mümkün olabileceğine işaret etmesi açısından oldukça kıymetli. Bu nedenle korona sonrası dönemde birlikte yapma kültürünün daha da gelişeceğini düşünüyorum.
Koronavirüs, evden çalışma gibi son zamanlarda sıklıkla konuşulan bir kavramı bir anda hayatımıza soktu. Fakat evde kapalı kalmak bazı komplikasyonları da beraberinde getirdi. Bu konuya nasıl yaklaştınız, çalışanlarınız için herhangi bir çalışma yapıldı mı?
Evet, bu dönemde işleri uzaktan çalışmaya uygun olan çalışma arkadaşlarımız evlerinden çalıştı. Fakat evde çalışmak, uzun saatler ekran başında kalmak kolay değil. Hem işi yürütme konusunda kendini disipline etmek güç olabiliyor hem de psikolojik olarak insanları oldukça zorlayabiliyor. Salgınla ilgili açıklamalar, ani değişimler huzursuzluk, kaygı hislerini yükseltiyor. Özellikle çalışan kadınların yükü bu dönemde ciddi artış gösterdi. Hem ofis, hem ev işleri, hem de okulların kapalı olması sebebiyle çocuklarla ilgilenmek durumunda olmaları onları iyice zorladı.
Biz insan kaynakları olarak tüm bu konulara, hayatın sürdürülebilirliğini sağlamak üzere çözümler üretecek şekilde yaklaştık. Bu doğrultuda kapsamlı bir “Bütünsel İyi Yaşam (Wellbeing)” programını bir web sitesi ve mobil uygulama ile destekleyerek hayata geçirdik. Çalışanlarımız ve aileleri, program sayesinde telefonları üzerinden psikolojik danışmanlık ve sağlıklı beslenme desteği alabiliyorlar. Dayanıklılık, kaygı yönetimi, çocuk psikolojisi, kişisel gelişim gibi birçok konuda tavsiyelere ulaşabiliyorlar. Kurum içi iletişimi güçlendirmeye destek sağlayacak güncel konu odaklı içerik desteği alabiliyorlar. Özellikle uzmanlardan koronavirüs içerikleri sayesinde gündemi doğru yerden takip edebiliyorlar. Sunduğumuz online etkinlikler, webinarlar ve seminerlerle bu dönemi daha kolay atlatabiliyor, psikolojik olarak zorlayıcı olan koşulları daha yönetebilir hale getirebiliyorlar.
“Birlikte İyiyiz Platformu” nasıl bir platform? Platform lansmanının ardından nasıl dönüşler aldınız?
İçinden geçtiğimiz Covid-19 günlerinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak herkese iyi geleceğine inandığımız ve projemize bu dönemin öncesinde başladığımız “Kurumsal Esenlik Programı”mız Birlikte İyiyiz’i hayata geçirdik. Bu doğrultuda, wellbeing platformumuz aracılığıyla mesafeleri göz ardı ederek herkese aynı anda ulaşabilmenin rahatlığını yaşıyoruz. Birlikte İyiyiz platformu sayesinde Zorlu Grubu çalışanlarımız ve aile bireyleri, onlara özel olarak tasarlanmış 0 850 800 0305 numaralı telefon hattı ve online platformumuz Zorludabirlikteiyiyiz.com web sitemiz üzerinden, konusunda uzman psikolog ve sağlıklı beslenme alanında uzman diyetisyenlerden destek alabilmektedir. Aynı zamanda çalışanlarımız, mobil uygulamamız “wellbees” üzerinden dayanıklılık, kaygı yönetimi, sağlıklı yaşam, spor, çocuk psikolojisi, kişisel gelişim konularında zengin içeriklere ulaşabilmektedir. Şirket içindeki iletişimimizi ve paylaşımımızı artırmaya yönelik meydan okumaları da içerisinde barındıran birçok farklı etkinlik düzenlemekteyiz. Çalışanlarımızdan hayata geçirdiğimiz bu platformla ilgili olarak oldukça olumlu dönüşler almaktayız. Bu da bizi mutlu ediyor. Birlikte İyiyiz platformunun etki alanını daha da artırmaya yönelik farklı çalışmalar üzerinde insan kaynakları ekipleri olarak çalışıyoruz. Her zaman öncelikli amacımız, tüm çalışma arkadaşlarımıza aynı özen ve faydayı gözeterek ve eşit fırsatlar sunarak, hem bu dönemde hem de daha iyi olacağımız önümüzdeki dönemlerde “Birlikte İyi” olduğumuzu hissettirmektir.
Şirketlerin en değerli kaynağı insan. Ve koronavirüs doğrudan insan kaynağına yönelik bir tehdit. Bu konuyu başından itibaren nasıl ele aldınız? Riski en aza indirmek için neler yaptınız?
Bu konuyu evde, ofiste, tesislerde ya da dışarıda 360 derecelik bir anlayışla, bütünsel olarak yönetmeye özen gösterdik. Holding merkezinde, Grup genelinde tüm çalışmaları planlayacağımız bir Covid koordinasyon ekibi kurduk; sektörlerimiz de kendi içlerinde alt ekipleri oluşturdu. Bu süreci şeffaf, açık iletişim zeminine oturttuğumuz, iyi uygulamaları paylaştığımız, her şirketimizin özel durumlarını gözeterek, esnek ve çevik bir yaklaşımla aldığımız kararlarla yönettik ve yönetmeye devam ediyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın sağlığı en öncelikli konumuzdu. Sektörlerimizde işlerimizin devamlılığı için sahada, üretimde, ofislerde çalışmaya devam eden arkadaşlarımızın sağlığı ve güvenliği için ileri seviye önlemleri hayata geçirdik. İşyerlerimizde, hijyen ve temizlik konusundaki uygulamalarımızı güçlendirirken yakın teması önlemek adına birçok önlem aldık. Dönüşümlü ve evden çalışma modellerini uyguladık. Risk grubu olarak belirlediğimiz yaklaşık 3.000 çalışma arkadaşımızı evlerine yönlendirdik. Vestel Müşteri Hizmetleri çağrı merkezi aracılığıyla onların sağlıklarını, ihtiyaçlarını ve olası sorularını öğrenmek için düzenli aramalar yaptık, onların nabzını tutmaya çalıştık.
Seyahatleri, toplu bir araya gelinmesini gerektiren etkinlik ve eğitim gibi birçok çalışmayı erteledik, bunun yerine dijital kanalların kullanılması için yönlendirme yaptık. Zorlu Akademi üzerinde çeşitli gelişim fırsatlarını çalışma arkadaşlarımızın erişimine açtık. Üretimde vardiya aralarını açarak hijyen tedbirlerini artırdık. Günün koşullarına uygun olacak şekilde üretimin devam ettirilmesini sağladık. Yemekhanelerimizde ve servislerde sosyal mesafeyi gözeterek önlemler hayata geçirilmesini sağladık. Tüm önlemleri ve aldığımız kararları çalışma arkadaşlarımızla düzenli olarak paylaştık. Yeni normal dönemde güvenli iş ortamına yönelik politika ve yaklaşımlarımızı içeren Uygulama Rehberimizi hazırladık ve yayımladık. 1 Haziran’da yeni normal olarak tanımlanan dönemin başlaması ile birlikte ofise dönüş planlarımızı da aynı hassasiyet ve ileri seviye tedbirlerle hayata geçiriyoruz.
“Sadece günlük yaşamımızda değil, dünyanın temel meseleleriyle de ilgili de değişime zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Eğer eskisi gibi davranmaya devam eder ve doğru adımları atmazsak, bugün koronavirüs, yarın başka bir büyük mesele bizi etkileyecek ve hatta insanlığı tehdit eder duruma gelecek.”
Mehmet Zorlu Vakfı olarak desteklediğiniz eğitim/farkındalık programı fiziksel olarak Zorlu PSM’de gerçekleşiyordu, korona salgını nedeniyle dersleri online’a taşıdınız. MZV-MEF YetGen 21. Yüzyıl Yetkinlikleri Farkındalık Programı’na olan desteğinizi ve özellikle bu dönemde devam etmesiyle ilgili bilgileri paylaşabilir misiniz?
Beş yıldır devam eden YetGen 21. Yüzyıl Yetkinlikleri Farkındalık Programı’nın paydaşı olarak gençlerin geleceğe hazırlanmasına katkı sağlıyoruz. Bugüne kadar programı bitiren öğrenci sayısı 1.000’e ulaşırken, mzv.org.tr üzerinden yapılan canlı yayınlarla eğitimleri Türkiye’nin dört bir yanındaki gençlere ulaştırıyoruz. Her sene sonunda düzenlediğimiz MZV Gençlik Zirvesi’nde ise bugüne kadar toplam 8.000 genç, kariyer yolunda kendilerine ilham verecek konuşmacılarla bir araya gelme fırsatını yakaladı. Yine bu zirveyi de aynı zamanda canlı yayınlıyoruz ve ulaştığımız genç sayısı bu rakamların çok ötesine geçiyor. Özetle, online eğitim konseptine uzak değiliz; dersler zaten canlı yayınla fiziken erişemediğimiz bursiyerlerimize, gençlere veriliyordu. Bu dönemde tek fark, sınıf içi eğitimlere ara vererek tamamen online eğitime odaklanmak oldu. Derslerin oldukça interaktif geçtiğini ve gençlerimiz tarafından yoğun ilgi gördüğünü söyleyebilirim.
Koronavirüs sürecinde Türkiye’deki en dezavantajlı kesimin kadınlar olduğuna dair veriler bulunuyor. Zorlu Holding sürdürülebilirlik vizyonu Akıllı Hayat 2030 hedefleri arasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği önemli bir yer tutuyor. Sizin için önemli olan bu konuda da geçtiğimiz dönemde önemli adımlar atıldı. Programa yönelik çalışmalarınız ve hedefleriniz konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Zorlu Holding olarak Akıllı Hayat 2030 vizyonumuz doğrultusunda fırsat eşitliğini, çeşitliliği ve kapsayıcılığı, yenilikçi ve geliştirici bir iş ortamının temeli olarak görüyor, bu anlayışla toplumsal cinsiyet eşitliği ve erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Bu kapsamda Akıllı Hayat 2030 vizyonunun “Çalışanlar” başlığı altında odaklandığımız önemli konulardan birini de “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” oluşturuyor. Konunun liderliğini de Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik üstleniyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi ve konu özelinde inisiyatif almak isteyen çalışma arkadaşlarımızın gönüllü katılımıyla oluşturduğumuz bir Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubumuz var. Eşitlik ve çeşitlilik gibi temel kavramlar ve benimsediğimiz değerler üzerine kurulan çatı stratejinin bir yansıması olarak, Akıllı Hayat 2030 vizyonumuza uygun olacak şekilde Eşit Bi’Hayat markasını oluşturduk.
Herkes için "Eşit Bi'Hayat” diyerek hazırlanan yol haritası çerçevesinde toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili çalışmaları, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi liderliğinde tüm şirketlerimize yayıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği manifestomuzu da geçtiğimiz günlerde çalışanlarımız ve paydaşlarımızla paylaştık.
Bu çerçevede şirketlerimiz; söylem, iş ortamı ve iş birlikleri kapsamında fırsat eşitliğini gözeterek hareket ediyor. Fırsat eşitliği beyan edilirken bu konuda birçok yeni uygulama geliştirilerek hayata geçiriliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı mentorluk programlarından, eğitimlerden atölye çalışmalarına kadar birçok uygulama ile bu konudaki farkındalığı artırmaya ve dönüşümü sağlayacak adımları atmaya yönelik var gücümüzle çalışıyoruz. Korona döneminde de hem farkındalık hem de iletişimde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik eğitimlere devam ettik, kadın çalışanlarımıza yönelik özel tedbirler ve uygulamalar hayata geçirdik. Özellikle hamile ve yeni anne çalışanlarımıza yönelik daha esnek uygulamalar gerçekleştirdik.
Koronavirüsün en önemli etkilerinden biri de, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ruhunu yeniden hatırlatması oldu. “Kıvılcımlar” tam da bunu hedefleyen bir hareket. Koronavirüs döneminden sonra Kıvılcımlar Hareketi nasıl şekillenecek, ileriye dönük planlar bu kapsamda mı ele alınacak?
Akıllı Hayat 2030 vizyonumuz çerçevesinde belirlemiş olduğumuz odak alanlarımız kapsamında gönüllülük çalışmalarımıza yaklaşık 1,5 yıldır Kıvılcımlar Hareketi olarak devam etmekteyiz. 2019 yılı Kıvılcımlar Hareketi’ni Grubumuz içerisinde büyüttüğümüz bir yıl olarak geçti. Bu süreçte ilk yılımızı ağırlıklı olarak sivil toplum kuruluşlarının mevcut projelerine dahil olarak geçirdik. 2020 yılı itibarıyla ana hedefimiz, gönüllülük programımızın ikinci fazında Kıvılcımlarımızın kendi geliştirdikleri projelerini hayata geçirmek. Koronavirüs dönemi öncesinde çalışma arkadaşlarımızdan proje fikir önerilerini almıştık. Yeni normal yaşama geçiş döneminde arkadaşlarımızın önerilerini değerlendirirken, bu süreci online platformlarla da destekleyerek projemizin ikinci fazında yol alıyoruz. Aynı zamanda Özel Sektör Gönüllüleri Derneği’nin liderliğinde her sene gönüllülük etkinlikleri ile kutlanan Çalışan Gönüllülüğü Haftası bu sene koronavirüs dönemine denk gelmesi sebebiyle e-gönüllülük projeleri ile kutlandı. Kıvılcımlar Hareketi olarak biz de 3 e-gönüllülük projesine dahil olarak, aslında ilk çevrimiçi gönüllülük deneyimimizi gerçekleştirmiş olduk.
Eş zamanlı olarak, Mehmet Zorlu Vakfı bünyesinde üniversite son sınıf öğrencisi olan bursiyerlerimiz ile gönüllü Zorlu profesyoneli arkadaşlarımızı dijital platformda buluşturarak, kariyer yolculuklarına başlamadan önce onların deneyimlerini dinleyebilecekleri bir alan yarattık. Türkiye’nin her yerinden çalışma arkadaşlarımıza gönüllülük yapma fırsatı tanıması bakımından oldukça verimli geçen bir süreç oldu. Gönüllülerimizden de kendilerini faydalı hissettikleri, bu tür projelere her zaman dahil olmak istedikleri yönünde çok güzel geri dönüşler aldık. Bundan sonra da gerek sivil toplum kuruluşları iş birliği ile, gerekse kendi geliştirdiğimiz projeler ile e-gönüllülüğün hayatımızda daha fazla yer alacağını söyleyebilirim.
“Covid dönemi benim de kendi içime döndüğüm, yeni bir hayat modeli üzerine çokça düşündüğüm bir dönem oldu. Hayatı daha sade ve minimal bir düzen içinde yaşayabileceğimizi çocuklarımla birlikte deneyimlemenin, en önemli kazanımlarımızdan biri olduğunu düşünüyorum.”
Okurlarımızın biraz da sizi tanımasını istiyoruz. Bize kariyerinizden başlayarak biraz da kendinizden söz eder misiniz? Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız? Hobileriniz nelerdir?
Lisans ve yüksek lisans derecemi İTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünden aldım. Kariyerime Arçelik’te Yetiştirme Elemanı olarak başladım; kalite yönetimi ve insan kaynakları alanlarında çalıştım. Garanti Bankası’nda Organizasyonel Gelişim Müdür Yardımcı olarak bankacılık sektöründe deneyim kazandım. Kariyerimin altıncı yılını tamamladığımda, o zaman için radikal olarak değerlendirdiğim, bugün baktığımda iyi ki dediğim bir kararla Amerika’ya insan kaynakları alanında işletme yüksek lisansı yapmak üzere gittim. Öğrenimim boyunca üniversitede de yarı zamanlı asistanlık yaptım. Üç yıllık bir yurtdışı deneyiminin üzerine Türkiye’ye döndüm. Kurumsal hayat yerine aile şirketlerinin kurumsallaşmasına yönelik yönetim danışmanlığı projelerinde, insan kaynakları değerlendirme merkezi projelerinde danışman olarak kariyerime devam ettim. İTÜ’de yine Endüstri Mühendisliği bölümünde doktora programına başladım, halen tez aşamasında eğitime devam ediyorum. 2011 yılında katıldığım STFA Grubu’nda İnsan Kaynakları Direktörü olarak 5 yıl çalıştım. 2015 yılı itibarıyla da Zorlu Grubu bünyesinde kariyerimin beni geliştiren, keyifle çalıştığım bir dönemini yaşıyorum. Genelde hafta sonları çocukların aktivitelerinden arta kalan zamanlarda ailemle ve arkadaşlarımla birlikte vakit geçirdiğim, yeni yerleri keşfetmekten keyif aldığım anlar yaratmaya çalışıyorum.
Hele ki şu dönemde çok yoğun bir temponuz olduğunu tahmin ediyorum. İş-özel hayat dengesini nasıl kuruyorsunuz? Özellikle evde kaldığımız şu dönemde bu dengeyi kurmak daha da zor olmuştur sanırım. Bu konuda çalışanlara neler tavsiye edersiniz?
Bu dönem, her insan kaynakları profesyoneli için geçerli olduğu üzere, benim için de çok yoğun bir gündemle devam ediyor. Bu dönemde iş-özel hayat dengesini kurmakta çok iyi olduğumu söyleyemem. Covid dönemi benim de kendi içime döndüğüm, yeni bir hayat modeli üzerine çokça düşündüğüm bir dönem oldu. Hayatı daha sade ve minimal bir düzen içinde yaşayabileceğimizi gördüm. Bunu çocuklarımla birlikte deneyimlemenin, onların da bunu anlamış olmalarının en önemli kazanımlarımızdan biri olduğunu düşünüyorum.
Uzun zamandır ertelediğim, yapmak istediğim ama ara verdiğim bir hobimle tekrar buluştum, yağlıboya resim yapmaya başladım. Bu dönemde herkesin benzer bir süreçten geçerek hayata yeni bir pencereden bakma fırsatını yakaladığını düşünüyorum. Hiçbirimizin aklına gelmeyecek, daha önce deneyimlemediğimiz bir dönem geçirdik. Zamandan ve mekândan bağımsız bir iş yapma anlayışını bu süreçte bizzat deneyimledik. Ben bu iş yapma modelinin verimlilik ve üretkenlik açısından da avantajlı olduğunu gördüm. Bu dönem ayrıca bize dayanıklılık, hızla değişen şartlara uyum esnekliği ve adaptasyon gücü, çeviklik yetkinliklerinin ne kadar kritik olduğunu gösterdi. Bu şartlara uyum sağlamak ve yeni dünyayı iyi okuyabilmek de öğrenme çevikliğine sahip olmamızı gerektiriyor. Bu yetkinlikleri geliştirebilmenin, bizi geleceğe daha hazırlıklı hale getireceğine inanıyorum.
Yeniden normale dönüş çabalarının yoğunluk kazandığı bu dönemde, Zorlu Grubu çalışanlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
İnsan Kaynakları Grubu Başkanlığı olarak, tüm çalışmalarımızın merkezine çalışanımızı alıyoruz; şirketlerimizde eşsiz bir çalışan deneyimini yaşamasını sağlayacak bir anlayışla süreçlerimizi yönetiyoruz. Covid döneminde de tüm çalışma arkadaşlarımızın öncelikle sağlığını koruyacak, aynı zamanda işlerimizin de devamlılığını sağlayacak şekilde gerekli bütün önlemleri almaya ve bu süreçte aldığımız kararları da açık ve güvene dayalı bir iletişimle paylaşmaya özen gösterdik. Dijitalleşmeye yönelik insan kaynakları stratejimiz doğrultusunda çalışmalarımızı yürütüyorduk, insan kaynakları süreçlerimizi bu dönemde hızlıca dönüştürmeye başladık. Dijitalleşme yaklaşımımız, yine çalışma arkadaşlarımızın deneyimini gözeterek, etkileşimi ve paylaşımı da artıracak bir düzlemde yönetmek olmaya devam edecek. Bu dönemde en öncelikli işimiz, güvenli bir çalışma ortamı sağlamak olmaya devam edecek. Burada tüm çalışma arkadaşlarımızın desteği ve işbirliği ile bu süreci de sağlıkla geçireceğiz.
Bu dönemde öğrenimlerimizi hem iş hem de sosyal hayatımıza değer yaratacak şekilde kullanabilmek, yukarıda bahsettiğim yetkinliklerle geleceğe hazır olmak, her zaman pozitif düşünmeye devam etmek, temelde vermek istediğim mesaj olacaktır. Bu süreçten hep birlikte daha iyi olarak, güçlenerek çıkacağımıza olan inancım tamdır.